2018 TYT Felsefe Dersi Çıkmış Soru- Çözüm

Sokrates bilgeliği tanımlarken onun özelliğinin her şeyi bilmek değil, neyi bilip neyi bilmediğini bilmek olduğunu söyler. Bu bakımdan felsefe bilgelik arayışı diye de tanımlanır. Felsefe öğreniminin insanlara kazandıracağı önemli özelliklerden biri de, insanların bildikleri konuda konuşmayı, bilmediklerindeyse susmayı öğrenmeleri olacaktır. Bu özelliği kazanan kişi fikri sorulduğunda bilmediği bir konuda insanları yanlış yönlendirmeyecektir. Örneğin biri ona "Hangi eylemlerimiz erdemlidir?" diye sorduğunda, "erdem" kavramının tanımına ilişkin bir bilgisi yoksa "Bilmiyorum." deyip, karşısındakini yanlış yönlendirmemiş olacaktır.

Bu parçada felsefenin aşağıdaki işlevlerinden hangisi vurgulanmaktadır? 

 A)  Hakikati arama ve ona ulaşma isteğini güçlendirmesi

 B)    Kavramsal ve refleksif bilginin pratik yaşama aktarılmasını sağlaması

 C)   Eleştirel bakış açısını geliştirmesi

 D)    Tümel bilgiyi hedef edindirmesi

E) Soruların yanıtlar kadar önemli olduğunun farkındalığını kazandırması .





Çözüm:


Paragraf genelinde anlaşılıyor ki  insan ne bilip ne bilmediğini iyi bilmeli ve  kendisine yöneltilen sorularda bu şeklide cevap vermelidir. Yani  insan, felsefe öğretisi olan Kendini Bil, kavramını   pratik hayatta da uygulamalıdır.


Cevap:  B








İnsanların yüzyıllardan beri doğru olarak kabul ettikleri bilgilerin bile bir gün yanlış olduğu anlaşılabilir. Örneğin yüzyıllarca Aristoteles fiziğiyle desteklenen Batlamyus astronomisine göre Dünya’nın evrenin merkezinde hareketsiz bir şekilde durduğu doğru ve kesin bir bilgi olarak kabul edilmiştir. Oysa modern çağdaki bilimsel gelişmeler bu teorinin yanlış olduğunu gösterdi. Acaba gelecek yüzyıllarda yeni bilimsel gelişmelerle şu anda doğru ve kesin olarak kabul ettiğimiz  Newton fiziği ve Kepler astronomisinin de yanlış olduğu ortaya çıkabilir mi?  Bundan kuşku duymamızı kim, nasıl engelleyebilir?


Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisi tartışılmaktadır? 

A- Bilginin kaynağı nedir?

B- İnsan bilgisinin bir sınırı var mıdır?

C- Bilimselliğin ölçütü nedir?

D- Doğru bilgi mümkün müdür?

E- Bilginin değeri nedir?



Çözüm:
Paragrafta   Tarih içinde doğru bilinen    bilimsel gerçeklerin   zamanla  nasıl yanlışlandığı ile ilgili  ortaya doğru çıkarılan yanlışlara değinmiştir.Bu  yanlışlar bize şunu gösteriyor ki  şimdi bile   kabullendiğimiz bilimsel doğruların  ilerde yanlışlanabileceğini gösteriyor. Bu  da gösteriyor ki doğru bilginin mümkün olup olmadığı problemi  uzun bir süre felsefeyi meşgul edeceğe benziyor.

Cevap: D








Beynin fotoğrafı, zihnin veya bilincin fotoğrafı değildir. Fiziksel bir şey olmadığı için zihnin bir fotoğrafı olamaz. Bu yüzden büyük olasılıkla kaynağı zihin olduğu için bir inancın, düşüncenin, algının, imgelemin, arzunun ve duygunun fotoğrafını da çekemeyiz. Çünkü zihin ve beden birbirinden farklı iki tözdür. Düşünmemizi sağlayan beynimiz değil zihnimizdir.


Bu parçadaki görüşler aşağıdaki varlık anlayışlarından hangisiyle açıklanır? 

A- Herakleitos’un oluşu esas alan anlayışı

B- Descartes’ın düalist anlayışı

C- Husserl’in fenomenolojik anlayışı

D- Hegel’in idealist anlayışı

E-  La Mettrie’nin maddeci anlayışı 12




Çözüm: 

Düşünür Rene Descartes e göre iki töz vardır. Bunlar Ruh  ve bedendir.  Bu görüşe ise  İkicilik  yani Düalizm denmektedir.

Cevap: B









Aristoteles’e göre ahlakta bazı davranışlar amaç, bazıları araçtır. Örneğin insanların çoğu zenginliği arzular ve elde etmeye çalışır. Ancak onlar için zenginlik, zenginlik olarak amaç mıdır; yoksa zenginlikle elde etmek istedikleri başka bir amaç, mesela haz veya ün mü söz konusudur? Bu durumda insanların eylemlerinde peşinden koştukları iyi, kendisinden öte herhangi bir şeyin elde edilmesi için “araç olarak istenmeyen”dir. İşte insanın bizatihi kendisi için istediği bu nihai iyi, mutluluğun ta kendisidir.



Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?


 A- Ahlaken iyi davranış insanın koşullarına göre değişir.

 B- Bir eylemin ahlaken iyiliği başkalarına sağladığı yarara bağlıdır.

C- İnsanın nihai amacı olan mutluluk; esenlik ve fayda gibi değerlerin toplamıdır.

D-  Başka bir amaç için yapılan ahlaki bir eylem insana mutluluk verir.

E- Niçin diye sorulduğunda başka bir amaca işaret etmeyen eylem ahlaken iyidir.




Çözüm:
Aristotales e göre   ahlaki eylemin amacı  başka amaç olmayan eylemdir.  Bu yüzden yaptığımız eylemin amacıyla   bir olması gerekir.
 Cevap: E









Gazali, doğadaki nedenselliğe yönelik şüpheci bir yaklaşım sergiler. Ona göre filozoflar, doğadaki düzeni doğa yasası dedikleri ilkelerle açıklar. Buna göre doğada olup biten hiçbir şey bu ilkelere aykırı olamaz. Ancak Gazali için filozofların nedensellik dedikleri şey, terimlerin ve bu terimlere karşılık gelen nesnelerin birbirini gerektirmesi değil, olayların birbiri ardı sıra gelmesinden ibarettir. Çünkü ateş ile yanma arasındaki ilişkiye bakıldığında ateşin yakmayabileceğini düşünmek mantıksal olarak çelişkili değildir.


 Gazali’nin bu parçada nedensellikle ilgili düşüncesini aşağıdakilerden hangisi ifade etmektedir? 

A- Doğadaki her şey doğal nedenlerden meydana gelir.

B- Aynı koşullar altında hep aynı sonuçlar ortaya çıkar.


C- Neden sonuç ilişkisi tanrısal iradenin sonucudur.


D- Doğa denilen karmaşık yapıda, mucize veya rastlantı söz konusu değildir.

E- Neden ve sonuç arasında doğada zorunlu bir ilişki  yoktur.


Çözüm:
Paragrafta Gazali nin,  Nedensellik denen  olayların, ardı sıra gelen olaylar olduğunu, nedensellik zorunluluğundan çok  bir sıralama olduğunu anlamanın gerekli olduğunu  anlaşılmaktadır.

Cevap E.






Wittgenstein Tractatus isimli kitabının ön sözünde: “Bu kitap felsefe sorunlarını ele alıyor ve -sanıyorumgösteriyor ki bu sorunların soru olarak ortaya çıkmaları, dilimizin mantığının yanlış anlaşılmasına dayanır. Kitabın bütün anlamı, şuna benzer bir sözde toplanabilir: Söylenebilir ne varsa, açık söylenebilir; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı.” demektedir.

Wittgenstein’ın bu ifadeleri onu hangi felsefi anlayışa dâhil etmektedir?


A)Çözümleyici Felsefe

B) Yararcılık

C)  Görüngü Bilim

D) Sezgicilik

E)  Eleştiricilik



Çözüm:


  Cevap: A






İnsanın özüne ilişkin herhangi bir tanım varsa bu tanım tözsel değil işlevsel bir tanım olarak anlaşılmalıdır. İnsanı, ne metafiziksel özünü oluşturan bir ilkeyle ne de deneysel gözlemle araştırılabilecek herhangi bir doğal yeti veya içgüdü aracılığıyla tanımlayabiliriz. İnsanın ayırıcı niteliği metafiziksel doğası değil yaptığı iştir. Yapılan bu işler, insanlık halkasını tanımlayıp belirler. Dil, söylence, din, sanat, bilim ve tarih gibi edimler bu halkanın ögeleri ve çeşitli dilimleridir. Bu edimler soyutlanmış rastgele yaratılar değil daha çok işlevsel olan ortak bir bağ vasıtasıyla ortaya çıkmış unsurlardır.


 Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?



A)İnsanın neliği sorusu onun somut üretimlerine bakılarak cevaplandırılabilir.

B) İnsanı farklı kılan, aklı sayesinde fizikötesi bir varoluşa sahip olmasıdır.

C)Bilimsel bir yöntemle insanın varlığının anlamı ortaya konabilir.

D) Erdemli davranış, insanın doğasına uygun olanı yapmasıdır.

 E) İnsan doğası, karmaşık yapısı dolayısıyla tanımlanamaz.



Çözüm.


Cevap: A.



Dışa vurumculuk akımına göre, sanatçının yaratma süreci bir eylemdir. Bu süreçte sanatçının duyguları, sezgileri, tavırları açığa çıkar ve yapıta yansır. Sanatın temeli nesne, yapıt veya ürün değil, sanatçının tecrübeleri ve hisleridir. Sanat eserinin değeri; yaratıcı ruhun tazeliği, bireyselliği, özgünlüğü ve içtenliği tarafından belirlenir. Sanatçının gerçekliğe bağlı kalmak, alımlayıcısının hoşuna gitmek veya takdirini kazanmak gibi bir sorumluluğu yoktur.

Bu parçada sanat eserinin aşağıdaki özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır?

A) Kalıcı olma

B)Yaratıcı olma

C)Evrensel olma

D)Temsil edici olma

E) Kişisel olma


Çözüm.


Cevap: E




Platon için Demiurgos, yaratıcı değil de mimari bir Tanrı'dır. İdeaları model alarak fenomenler dünyasında maddeye şekil vermiştir. Platon’un öğrencisi Aristoteles’e göre Tanrı, varlığın yaratıcısı değil onun amacıdır. Aristoteles’ten önemli ölçüde etkilenen  Farabi ise ölümsüz olduğuna inandığı ruhlar dâhil, tüm varlığın Tanrı’dan bir tür taşmayla ortaya çıktığını ileri sürer. Orta Çağ’ın ünlü isimlerinden Anselmus ise Hristiyanlıktaki yaratılış anlayışını temel alarak Tanrı’nın her şeyi yoktan var ettiğini savunur.


Bu parça din felsefesinin aşağıdaki problemlerinden hangisiyle ilişkilidir?


 A)Tanrının varlığı

B)Maddenin sonsuzluğu

C)Tanrı evren ilişkisi

D)Tanrının ezelî ebedî oluşu

E) Ruhun ölümsüzlüğü

Çözüm.


Cevap: C





Rawls’a göre aristokrasiyle yönetilen veya kast sisteminin hâkim olduğu toplumlar adil değildir. Çünkü onlar insanın doğuştan gelen farklı özelliklerini kendilerine göre üstün görüp içselleştirmiş, bu özellikleri devletin temeli yapmışlardır. Ancak Rawls için doğadaki bu rastlantısal durumlar, ölüm gibi değiştirilemez değildir. Eğer toplumsal sistemdeki kurumlar adaletin iki ilkesine göre düzenlenirse adil bir toplum ortaya çıkar. Bu ilkelerden biri eşit temel özgürlüklere sahip olma, diğeri de sosyal ve ekonomik eşitsizliğin giderilmesi için kanunların en az avantajlı olanın yararına olacak şekilde düzenlenmesidir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?


A)  Adaletsizlik toplumsal yaşamın zorunlu sonucudur.

B)Doğanın sunduğu adaletsizlik; özgürlük ve eşitlik ilkeleriyle giderilebilir.

C) Doğuştan gelen farklı özellikler siyasi sistemler için zenginliktir.


D)Adaletsiz toplumlarda insanlar kaderlerini kabul etmelidir.

E)Adaletli toplumlarda toplumsal sınıflar doğuştan gelen farklılıklarla oluşur.



Çözüm.


Cevap: B

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TYT FELSEFE DENEMESİ

Martı İle Balığın Hikayesi